18 Ağustos 2017 Cuma

Özlemek

          Papatya gibisin beyaz ve ince eziliyor ruhum seni görünce. Ayşe bir yandan toz alıyor bir yandan da bu şarkıyı mırıldanıyordu. İşe o kadar dalmıştı ki telefonun çaldığını duymadı bile. Vitrindeki süsleri tek tek indirdi nazikçe kırılmasınlar diye. Öpüşen bebekleri eline aldı o kadar tatlılardı ki onlara her baktığında gülümsemeden edemiyordu. Camlı bölmenin tozunu aldı. İtinayla önce dantel örtüyü serdi güzelce sonra tek tek dizdi süsleri uzaktan baktı beğenmedi tekrar yerlerini değiştirdi. Vitrinin güzel olduğuna kanaat getirince eserine uzun uzun baktı. İşi bitince saatlerce temizlik yapmaktan yorulan belini doğrulttu. Şimdi güzel bir türk kahvesi iyi gider diye düşünerek mutfağın yolunu tuttu. 


          İki ölçü kahve koydu fincana suyunu ilave ederek kısık ateşte güzelce pişirdi. Kahveyi şekersiz içmeye alışmıştı ama çayı illa tek şekerli seviyordu. Ortalığı mis gibi bir kahve kokusu sardı. Yanına dün yaptığı kurabiyeden iki tane koydu balkona çıktı. Kahveyi masaya koydu sardunyalarını hanimiş benim güzellerim diyerek okşadı. Çiçeklere değen parmak uçlarını kokladı kokuyu içine çekti. Oturdu kahvesinden bir yudum aldı. Oh iyi yoruldum bugün koptu bacacıklarım diye gerindi. 


         Masada duran torunun fotoğrafını aldı eline uzun uzun sevdi onu. Özlemi dayanılmaz boyuttaydı. İnsan birini hiç görmeden, hiç koklamadan, hiç sarılmadan da bu kadar sevebiliyormuş demek ki güzel kuzum benim diye okşadı fotoğraftaki güzel kızın buklelerini. Torununu doğduğundan beri sadece iki kez görmüştü. İlkini doğduğunda hastanede ikincisi ise ilk doğumgününde. O fotoğrafta işte o güne aitti. Kızı anne düzgün giyin beni utandırma demişti. O güne özel alışverişe çıkmış tezgahtar kızdan yardım istemişti. Siyah pantolon ve beyaz ipek bluz almıştı. Ayaklarını acıtacağını bilerek topuklu ayakkabılarını giymiş hafif de makyaj yapmıştı. Torununa hediye olarak kendi ördüğü kazağı ve kızının çocukken en sevdiği oyuncak olan ayısını götürmüştü. Kızı hep oyuncak ayıyla uyurdu. Ah eski günler diye hüzünlendi. Kaderde özlemek de varmış demek ki. Buğulanan gözlerini sildi uzaklara baktı ağlamamak için. 


        O esnada telefonun sesini duydu. Salondaki telefona yetişemedi arayan kızıydı. Hayırdır diye düşündü. Tekrar aradı ilk çalmada açıldı telefon. Anne çok üzgünüm diye ağlıyordu kızı anne beni affet. Ayşe ilk başta ne olduğunu anlayamadı. 

           - Handan iyi misin yavrum Gamze'ye bişey mi oldu?  

            Kız ağlamaktan konuşamıyordu. 

           - Handan iyi misin kızım.

           Telefonun diğer ucundan sadce hıçkırık sesi duyuluyordu. Zar zor affet beni anne dedi ve telefon sessizliğe gömüldü. Ayşe tekrar ulaşmaya çalışsa da başaramadı ne o gün ne de sonrasında. Elinde telefon uzaklara bakakaldı. 

2 yorum:

  1. Tam isabet...Tam aklımdaki hasret. İnanamıyorum nasıl hissettin.Hep konuştuğumuz konu var ya işte o oldu.Telepati !!! Süpersin canım.Uzaktanda olsa başardık. Hala şoktayım.Kalemine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sağol canım. Hikaye kendini anlattı inanılmaz oldu gerçekten.

      Sil